(“Uçuruma giden trende kompartıman kavgası yapmak” Ne güzel tariflemiş Mehmet Özyardımcı) Teşekkür ederim.
O zaman biz de biraz gerçekçi olalım mı ne dersiniz?
Haydi geçip aynanın karşısına, bakalım gözlerimizin içine ve soralım kendimize;
Sözüm bitti mi?
Zaten yok muydu?
Ya da sadece sözde kalıp özü ıskaladık da haberimiz mi olmadı?
Bu güne nasıl geldik?
Bebeklere kadar uzanırken o iğrenç eller biz neredeydik?
Tüm insanlığımla utandım!
Vicdanların çürüdüğü, paranın kral olduğu, itibarın bile satın alınabildiği, görselliğin insanlığın önünden koşarak yol aldığı bir dönemi “seyrederek” mi geçirdik?
Peki; duymadık, görmedik, bilmiyorduk, şimdi öğrendik, ne yapıyoruz? Her gün kırk takla atan gündemin içinde kaybolup, unuttuk mu yoksa?
Bilmiyorum…
Yaşam böylesi bir zamana evrilirken; duyarsız, beceriksiz, öngörüsüz, yumuşacık ve pürüzsüz bakıp geçtiğimiz için; ıvır zıvır göstermelik işlerle oyalandığımız için ve en çok da kendimizi bir şey(!) sanıp kompartıman seçmeye çalıştığımız için; özür diliyorum.
Affetmeyin bizi evlatlarım.
Affetmeyin; çünkü daha bitmedi yaşayacaklarınız;
öncesi, sırası ve bir de bunun sonrası var.
Ben kendimden sorumluyum AFFETMEYİN beni…